Mealistlere Bir Sual…

Bu suali aslında Orhan Gazi Yüksel isimli yazar sormaktadır. Ancak suale geçmeden evvel küçük bir malumat vermek gerekmektedir.
Yazar, “Kur’an-ı Kerim’in Dörtte Biri Olarak Enbiya Kıssalarında Ana Tema: Insanlığın Yol Ayrımı: Ya Peygambere Tâbi Ol Ya Da Helak!”[1] başlıklı makalesinde, Kur’an-ı Kerim’in dörtte birinin Peygamber kıssaları olduğunu vurgulamakta ve makalenin bir yerinde şöyle yazmaktadır:
“Kendilerine kitap ve sayfalar verilen peygamberlerin (Salavatullahi ve selamuhu aleyhim ecmain) sayısı bellidir. Hz. Adem’den (aleyhisselam) günümüze kadar insanlığa dört ilahi kitap gönderilmiştir. (..) Bu kitaplar haricinde kendisine sayfalar / suhuf indirilen peygamberler de vardır.(..) Kur’an-ı Kerim’de bildirilenlerden başka isimleri zikredilmeyen peygamberlere de kitap veya sayfalar indirilmiş olabileceğini Kur’an-ı Kerim şöyle bildirir:
“Rabbin, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamberi memleketlerin ana merkezlerine göndermedikçe, memleketleri helâk edici değildir. Zaten biz, ancak halkı zalim olan memleketleri helâk etmişizdir.”[2]
Bu ayette, ‘Kitap göndermediğimiz bir kavmi helak etmeyiz’ denmiyor, peygamber gönderilmeyen bir toplum helake uğramaz, deniliyor.”
Bu kısa malumatı da verdikten sonra, artık suale geçebiliriz:
Günümüzde kendilerine “Kur’an Müslümanı?!” diyenlerle, mealcilere gayet basit ve net bir soru soralım:
Siz peygamberin sünnetini kabul etmiyor, sadece Kur’an’ı dinin kaynağı kabul ediyorsanız, size göre bunca Peygamberin kıssaları Kur’an’daki yüzlerce ayette niçin anlatılmıştır?
Üstelik Kur’an’daki ayetlerin hiçbirinde hata, kusur, eksik, boş, faydasız, kuru kalabalık, şek şüphe adına hiçbir şey de asla yokken;
“Geçmişte ve gelecekte Kur’an’ı batıl kılacak yoktur, zira O, Hakim ve övülmeye layık olan Allah katından indirilmedir.”[3] “Muhakkak, o (Kur’an) doğruyu yanlıştan ayıran bir kelamdır. O, bir şaka değildir.”[4]
gibi ayetlere rağmen bir Müslüman bunun aksine inanırsa (Allah korusun) iman dairesinden çıkar. Peki, o zaman -size göre- peygamberlere uyulmayacaksa, peygamber kıssalarını içeren yüzlerce ayet hakkında -şayet varsa- tutarlı cevaplarınız nelerdir?
Ama şunu da asla unutmayın ki her bir kıssanın diğerlerinden ayrılan birçok farklı yönü de olabiliyor! Eğer bu sorulara “bu ayetlerdeki peygamber kıssalarından maksat, gaye, hikmet, bizim onlardan ibret almamız ve ders çıkarmamız içindir” minvalinde bir cevap verirseniz -ki başka bir çareniz yok, böyle demek zorundasınız- zira, Yusuf suresi 111. Ayette; “Andolsun, geçmiş peygamberler ve ümmetlerin kıssalarında akıl sahipleri için, pek çok ibretler vardır” buyurulmaktadır.
Peki, bu şekilde bir ibret alma ile peygambere ittiba arasındaki fark nedir? Ibret almak, ders çıkarmak; onların yaptığını yapmak, yapmadıklarını yapmamakla meydana gelir, hasıl olur, bunun başka yolu yok ki! Ayrıca bir peygamberin hayatını dikkate alıp ibret almak, ders çıkarma adına değer verip, aynı peygamberin sözlerine/hadislerine değer vermemek nasıl bir mantık ve anlayıştır?
*
Bu kitabı şiddetle tavsiye ederiz:
**********
KAYNAKLAR:
[1] ALINTI: Orhan Gazi Yüksel, Kur’an-ı Kerim’in Dörtte Biri Olarak Enbiya Kıssalarında Ana Tema: Insanlığın Yol Ayrımı: Ya Peygambere Tâbi Ol Ya Da Helak!, “Hidayet ve Dalalet Ayrımındaki Kıstas-ı Müstakim: Sünnet-i Nebeviyye” içinde, Dirayet Kitaplığı, Istanbul 2018, sayfa 209-236.
[2] 28-Kasas Suresi, ayet 59. Ayrıca bakınız; “Kim doğru yola gelirse sırf kendi iyiliği için gelir. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkar başkasının günah yükünü çekmez. Biz bir Peygamber göndermedikçe, hiç kimseye azab edecek değiliz.” (17-Isra Suresi, ayet 15.)
[3] 41-Fussilet Suresi, ayet 42.
[4] 86-Tarık Suresi, ayet 13-14.
**********
Kadir Çandarlıoğlu
.